Evin içinde bir oda, odada İstanbul
Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul
Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı
Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul
Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm
Çekmeğe başladı, oltada İstanbul
Bu ne biçim su, bu nasıl şehir
Şişede İstanbul, masada İstanbul
Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık
Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul
İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım
Nereye gidersen git, orada İstanbul.
Ümit Yaşar Oğuzcan
İstanbul
Gün ve gece bir başka tablo İstanbul'da;
Sabah erken, akşam geç olur İstanbul'da...
Kalbin uzak ise, O'na yakın olsan da;
Hasret yaman, sevda güç olur İstanbul'da!...
Birazcık gölge, bir yudum çay Çamlıca'da;
Mana derin, madde hiç olur İstanbul'da...
Gün gelip, nefes bitip, vade dolduğunda
Yıl ne zaman, saat kaç olur İstanbul'da?
Hasan Gezer
Blog hakkında...
----------------------------------------------------------
Yorum yazmak isterseniz yazıların bittiği yerde zarf işareti göreceksiniz oraya tıklayarak yorum yazabilir ; ya da sağ tarafta bulunan ziyaretci defterime leave a response'a tıklayarak yorumlarınızı iletebilirsiniz.
Yorum yazmak isterseniz yazıların bittiği yerde zarf işareti göreceksiniz oraya tıklayarak yorum yazabilir ; ya da sağ tarafta bulunan ziyaretci defterime leave a response'a tıklayarak yorumlarınızı iletebilirsiniz.
Gelelim Blog'umun ismine...
En üstteki fotoğrafın üstünde de gördüğünüz gibi ismi:
"Jail l`impression de ne pas t`avoir vu"
Çok anlamlı bulmuştum. Bir gün haberleri okurken karşılaştım bu cümleyle, aşklarıyla meşhur Fransa Cumhurbaşkanı ve aşk mektubu konu:) (http://www.hurriyet.com.tr/dunya/7391715_p.asp)
Olayın magazinsel kısmı değil de,
Ben sözün anlamındaki derinliğine hayran kaldım... evet, doğru kelime bu, hayran kaldım...
Bir özlem bu kadar güzel anlatılabilirdi...
Blog'umun adının Türkçesi:
"Sanki seni yüzyıllardır görmemiş gibiyim..."
Bana bu cümle o kadar çok şey hissettirdi ki...
Temelinde aşk olan bir özlem, tutku bu kadar güzel ifade edilebilirdi..
İşte bu kadar sevdiğim bir cümlenin blog'umun ismi olmasını hiç tereddütsüz istedim:)
Son olarak,
Blog'uma,
En üstteki fotoğrafın üstünde de gördüğünüz gibi ismi:
"Jail l`impression de ne pas t`avoir vu"
Çok anlamlı bulmuştum. Bir gün haberleri okurken karşılaştım bu cümleyle, aşklarıyla meşhur Fransa Cumhurbaşkanı ve aşk mektubu konu:) (http://www.hurriyet.com.tr/dunya/7391715_p.asp)
Olayın magazinsel kısmı değil de,
Ben sözün anlamındaki derinliğine hayran kaldım... evet, doğru kelime bu, hayran kaldım...
Bir özlem bu kadar güzel anlatılabilirdi...
Blog'umun adının Türkçesi:
"Sanki seni yüzyıllardır görmemiş gibiyim..."
Bana bu cümle o kadar çok şey hissettirdi ki...
Temelinde aşk olan bir özlem, tutku bu kadar güzel ifade edilebilirdi..
İşte bu kadar sevdiğim bir cümlenin blog'umun ismi olmasını hiç tereddütsüz istedim:)
Son olarak,
Blog'uma,
Dünyama,
Hoşgeldiniz!
Herkese keyifli dakikalar diliyorum...
----------------------------------------------------------------
Hoşgeldiniz!
Herkese keyifli dakikalar diliyorum...
----------------------------------------------------------------
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
İzleyiciler
Hakkımda
Blog Arşivi
Mary& Max

Film'den alıntı...
"İnsanlar inanılmaz mantıksızdı. hindistan' da çocuklar açlık çekerken insanlar neden yemeklerini çöpe atıyorlardı? Neden oksijene ihtiyaçları varken yağmur ormanlarını yok ediyorlardı? Ve neden asla zamanında gelmeyeceklerse otobüsler için zaman çizelgesi hazırlıyorlardı? en sevdiği fizikçiyle mutabık kaldı : sadece iki şeyde sonsuzluk vardır ; evrende ve insanın aptallığında."Mary & Max
Ayın fotoğrafı...

Bolu...